Dünya Sanıldığı Gibi Mükemmel Durumda Değil

Milyonlarca galaksi içerisinde hayat olan tek gezegen Dünya, en azından bildiğimiz bu. Yaşam alanımız hakkında her geçen gün hayran bırakan bilgilerle karşılaşıyoruz. Fakat bu onlardan biri değil, çünkü doğanın sanıldığı gibi mükemmel olmadığını gözler önüne seriyor.

Kozmik Işınlardan Manyetik Alan Koruyor

GRAPES-3 isimli muon teleskobu, geçtiğimiz yıl kozmik ışınları kaydetmişti. Bizi, bu tarz ışınlara karşı Dünya’nın manyetik alanı koruyor.

Ancak bulunan çatlak bilim adamlarını kaygılandırdı. Bu olaydan 40 saat önce Güneş’te meydana gelen nükleer olaylar dünyayı etkilemiş, ABD’de ve Güney Amerika ülkelerinde radyo sinyalleri kesilmişti.

Çatlak Araştırma Altında

Hindistan’ın Tata Üniversitesi’nden bir ekip bu çatlağı araştırmaya başladı. GRAPES-3’ten gelen bilgiler üzerinde uzun süredir çalışan bilim insanları; bir simülasyon aracılığı ile magnetosferin çatladığını, ancak bunun geçici olduğunu açıkladı. Dünya’nın kendi manyetik alanını toparlayabileceği düşünülüyor.

The post Dünyanın Manyetik Alanında Çatlak Bulundu appeared first on Atılım Yazılım.

11 Aylık Gözlem Sonucu Bilgiler Elde Edildi

Geçen Ocak ayında, uzayın derinliklerinde büyük bir patlama radarlara yansımış ve bu patlama anında gözlemlenmişti. 11 ay boyunca yürütülen çalışmaların sonucunda ise gözlemlenen etkiler, bunun sadece bir patlama olmadığını ortaya çıkardı.

Olay Kozmik Çarpışma Olabilir

Olay, aslında kozmik bir çarpışma olabilir görüntüsü de hakim görüşler arasında yer alıyor. Patlayan yıldızla ilgili ortaya çıkan veriler, bir süpernovayı işaret eden türden değildi. Bilinen teorilerin hiçbirisi bu durumu açıklamaya yetmedi.

Günümüz Teknolojisi Yetersiz Kalıyor

Evrende bu kadar uzak bir nokta uzay aracını göndermek ise şu anki teknolojilerle imkansız olarak görülüyor. Bu nedenden dolayı da ancak uzaktan gözlemler yapılmaya çalışılıyor ve yeterli veriler de anlık olarak toplanamıyor. Karadelikler de hiçbir şekilde görüntülenemiyorlar.

Olay Süpernova Patlaması Olmayabilir

Weizmann Bilim Enstitüsü’nden Yorgos Leloudas, Pazartesi günü yayınlanan bir haberde şu ifadeleri kullandı: “11 aydır gözlemlediğimiz bu olayın bir süpernova olması pek mümkün görünmüyor. Aşırı hızla dönen bir karadelik muhtemelen yıldızı ani bir hareketle yuttu.

Bu durum yıldızın yutulduğu bölgede, bir gel-git etkisi yarattı. Muhtemelen bölgedeki yıldızlar, güç dengesinin bozukluğundan dolayı birbirleri ile çarpıştılar.” Olayın yaşandığı bölge, Dünyamızdan 3.8 milyon ışık yılı uzaklıkta bulunuyor.

The post Bilinen Evrendeki En Büyük Patlama Gerçekleşti appeared first on Atılım Yazılım.

Karanlık Maddede Bozulmalar Meydana Geldi

Rus fizikçiler, 13.7 milyar yıl önce gerçekleşen “Büyük Patlama” olayından beri evrende var olan karanlık maddenin %5’inin bozulduğunu iddia ettiler. Fizikteki en büyük gizemlerden biri olan evrenin yıldan yıla yapısından keşfedilen değişimler. Bu değişimlerin evrenin olağan işleyişine de etkisi oluyor. Bu gelişmeler sonucunda da akıllara bir başka soru olan “Gelecekte evren nasıl olacak?” sorusunu getiriyor.

Evrende Karanlık Madde Azalıyor Mu?

Moskova Nükleer Araştırma Enstitüsünden Igor Tkachev ise “Evrendeki tutarsız durum, karanlık maddede yaşanan azalma ile açıklanabilir. İlk kez karanlık maddenin ne kadarlık bir kısmının kaybolduğunu ve dengesiz parçanın boyutunun ne olacağını da hesaplamayı başardık” şeklinde konuştu.

Karanlık Maddenin Zamanla Çürüdüğü Ortaya Çıktı

Mevcut hipoteze göre evrenin yüzde 4.9’u normal madde -galaksi, yıldız v.b. görebildiğimiz şeyler-, yüzde 26.8’i karanlık madde ve yüzde 68.3’ü karanlık enerji. Karanlık enerji, muhtemelen evrenin genişlemesinden sorumlu olan şey.

Araştırmacılar, “Büyük Patlama’nın Yankısı dedikleri kozmik mikrodalga arka planını incelediler. Bulgular karanlık maddenin zaman içinde çürüdüğünü gösteriyor. Ancak henüz kesinleşmiş bir şey yok, çünkü evrenin genelinde değil ufak bir örnekleminde deney yapılabiliyor. Yine de bu, evreni anlamak için büyük bir adım.

The post Ruslar Evrendeki Dengesizliklerin Sebebini Buldu appeared first on Atılım Yazılım.

Tesadüfi Bir Şekilde Keşfedildi

Yeni bir araştırmaya göre ise Samanyolu galaksisi boyunca hızla hareket eden süpersonik bir uzay bulutunun arkasında tek başına bir kara delik bulunuyor. Japon astronomlar, kozmik bi bulutun içinde gizlenmiş olan bu dışarıdan bağımsız kara deliği, 10.000 ışık yılı mesafedeki patlayan yıldızların kalıntılarını incelerken tesadüfi bir şekilde keşfettiler.

Kozmik Bulutun Adı: Kurşun

Kara deliğin içinde bulunduğu kozmik bulut, hızından dolayı astronomlar tarafından “Kurşun” olarak isimlendirildi. Bu kozmik bulut, Dünya’ya iki ışık yılı mesafede ve galaksimizin dönüş yönünün tersine doğru ilerliyor.

Bulut Saniyede 50 km Hızla İlerliyor

Ekip, Şili’deki ASTE teleskobu ve Japonya’daki Nobeyama teleskobu aracılığıyla gizemli, moleküler bir bulut üzerinde gözlemler yaparken bu bulutun kenarında başıboş bir kara deliğin izlerini keşfettiler. Nobeyama Radyo Rasathanesi’nden yapılan bir açıklamaya göre Kurşun adı verilen bu kozmik bulut, saniyede 50 km hızla (kurşunun saniyedeki hızı 120 km) genişliyor.

İki Muhtemel Senaryo Mevcut

Bu kozmik bulutun oluşumu konusunda iki muhtemel senaryo var. Bu senaryolardan biri, patlama modeli. Patlama modeli, hareketsiz bir kara deliğin yanından geçen bir süpernova kalıntısından çıkarak genişleyen bir gaz kabuğunu ele alıyor. Kara delik, gazı yakınına çekiyor ve bu da gazın Dünya’ya doğru hızlanmasına neden olan patlamaya neden oluyor. Astronomlar, bu senaryonun doğru olması için kara deliğin kütlesinin bir güneşin kütlesinden en az 3,5 kat büyük olması gerektiğini belirtiyorlar.

Diğer senaryo ise, istila modeli. Bu modelde, yüksek hızlı bir kara delik, yoğun gaza doğru hücum eder ve bir gaz akışı oluşturmak için güçlü çekim kuvveti ile gazı sürükler. Araştırmacılar, bu senaryonun doğru olması içinse, kara deliğin kütlesinin bir güneşin kütlesinden en az 36 kat daha büyük olması gerektiğini tahmin ediyorlar.

The post Gizlenmiş Bir Karadelik Keşfedildi appeared first on Atılım Yazılım.

Güneş Sistemindeki En Büyük Volkan Marsta

Tıpkı dünyamızda olduğu gibi Mars’ta da sayısızca volkan bulunuyor. Hatta Mars, güneş sisteminde yer alan en büyük volkan olan Olympus Mons’a da ev sahipliği yapıyor. Bu volkan tam anlamıyla 27 km uzunluğa sahip. Araştırmacılar, Mars volkanlarının büyük olmasının yanı sıra patlama sürelerini uzunluğu açısından Dünya’daki volkanlardan farklı olduklarına dair bir kanıt buldu.

2012 Yılında İlk Keşif

2012 yılında Cezayirde, avuç içine sığabilecek kadar küçük ve sadece 200 gram ağırlığında olan sıradışı bir göktaşı bulundu. Bilim adamları, bu göktaşını Kuzeybatı Afrika 7635 olarak adlandırdı ve bu göktaşı, Mars volkanları hakkındaki bazı merak uyandıran gizemlerin anlaşılmasını sağladı.

Göktaşları 500 Milyon Yıl Öncesine Ait

Bu göktaşının incelemesiyle elde edilen bulgular, Science Advances adlı dergi de yayınlandı. Göktaşının analizi, bilim insanlarını yaklaşık 2,4 milyar yıl öncesine götürdü. Bu oldukça şaşırtıcıydı, çünkü kaynağının Mars olduğu tespit edilen 100 göktaşından 10 tanesi, Kuzeybatı Afrika 7635 adlı bu göktaşıyla aynı gruptandı ve bilim adamları, bu 10 göktaşının da yaklaşık 500 milyon yıl öncesine ait olduklarını söylüyorlardı.

Volkan En Az 2 Milyar Yaşında

Kuzeybatı Afrika 7635’in de aralarında bulunduğu bu 11 göktaşının hepsi, yaklaşık olarak 1,1 milyon yıl boyunca kozmik ışınlara maruz kalmıştı. Fakat, Kuzeybatı Afrika 7635 ve diğer 10 göktaşı arasındaki yaş farkı, belirli bir volkanın patladığı yerde en az 2 milyar yıllık bir süre olduğu anlamına geliyor.

The post 2 Milyar Yıl Boyunca Patlayan Volkan Bulundu appeared first on Atılım Yazılım.

Detaylar Bugün Paylaşılıyor

Bu hafta başında NASA, en yakın galaksilerden birisi olan Proxima Centauri’nin etrafında yaşanması mümkün olan bir exoplanet yani dış gezegen hakkında açıklamalar yaptı. Nasa bu konuya dair kalan tüm detayları ise bugün içerisinde paylaşacak.

Saat 10’da Toplantı Gerçekleştirilecek

NASA, bugün elindeki verileri resmen paylaşmak üzere ABD saatiyle saat 10:00’da bir basın toplantısı gerçekleştirecek. Nature dergisinde de yayınlanacak olan haber, basın konferansının başlangıcına kadar ambargo altına alınmış durumda.

Toplantıya Sara Seager da Katılacak

Sızan ipuçları, kozmik tarihin geleceğini de değiştirebilecek özelliğe sahip. Şu an için resmi açıklama gelmeden bir tahmin gerçekleştirmek mümkün değil.

NASA, bunun büyük bir haber olduğunun farkında. Alanının rock yıldızlarından biri olan MIT’den Sara Seager gibi astronomi ve gezegen bilimcileri, basın toplantısında bir araya gelecek. Belçika’nın Liege Üniversitesi’nden gökbilimcileri ve ünlü yazar Michael Gillon da toplantıda hazır bulunacak.

The post Yeni Bir Yaşanabilir Gezegen Keşfedildi appeared first on Atılım Yazılım.

Mars Yüzeyinde Büyüleyici Görünüyorlar

Mars’ta kozmik bir büyüleyici durum var. Tabi bu durum kozmik olduğu kadar jeolojik de olabiliyor. Olympus Mons’un merkezini oluşturduğu Pavonis Mons, Arsia Mons ve Ascraeus Mons isimlerindeki dağlar, Mars yüzeyinde inanılmaz bir ahenk de oluşturuyorlar.

UFO araştırmaları yapan bir kişi, Mars yüzeyindeki özellikleri ortaya çıkardığı iddiasına sahip. Olympus Mons son derece volkanik bir yapıda bulunurken, Pavonis Mons, Arsia Mons ve Ascraeus Mons, kırmızı gezegenin yüzeyinde bir üçlü yapıyı günyüzüne çıkartıyor.

Bermuda Şeytan Üçgeni Benzerliği

Hatta bu dörtlü, dünyamızda varlığı henüz kanıtlanamamış olan efsanevi yapılardan “Bermuda Şeytan Üçgenini” andırıyor. Söz konusu muazzam kütleler, Mars’ta Tharsis isimli bir bölgede bulunuyorlar. Bilim insanları bu alana Tharsis Montes adını verdiler.

Tharsis Montes yanardağları, güneybatıdan, kuzeydoğuya doğru uzanan bir çizgide yaklaşık 700 kilometrelik alanı işgal ediyorlar. Asıl çarpıcı nokta ise tüm dağların birbirilerine tam olarak eşit aralıklarla yerleşmiş olmaları.

Güneş Sisteminin En Yüksek Dağları

Dahası doğa harikaları, Tharsis Montes’in kuzeydoğusunda yer alan volkanik merkez hattın üzerinde. Biri aktif, dört yanardağın da çöküntü özellikleri ve çatlakları mevcut. Akıl sır ermeyen çizgi, gezegenin önemli bir yapısal özelliğini açıkça temsil ediyor ancak kökeni tanımlanamıyor. Olympus Mons ailesi, aynı zamanda Güneş Sistemi’ninde saptanan en yüksek dağlar konumunda. Sistemin açık ara büyük gezegeni Jüpiter’de bile bu kadar yüksek dağlar keşfedilmedi.

The post Marsta Bermuda Şeytan Dörtlüsü appeared first on Atılım Yazılım.